Araştırmacılar, “acayip ve görkemli, yeryüzünde benzeri olmayan” hayvanların yok olmak suretiyle olduğuna dikkat çekiyor.
Biyoçeşitlilik bakımından zengin bölgeler ise gene insan etkinliklerinin baskısı altında. Karayipler, Hindistan’ın Batı Gat Dağları ve Güneydoğu Asya’nın büyük kısmı bu bölgeler içinde sayılıyor.
Nature Communications adlı yayında yer verilen araştırma, ilk aşamada koruma altına alınması gereksinim duyulan bazı hayvan türlerine evrimsel özgünlüklerine nazaran dikkat çekiyor.
Londra Zooloji Topluluğu’nun Varlığın Kıyısında programı ile Imperial College Üniversitesi’nden Rikki Gumbs, bu türler için “Enteresan ve muhteşemler ve yeryüzünde bir benzerleri daha yok” ifadesini kullanıyor.
Gumbs, araştırmanın, “dünya genelinde biyoçeşitliliği korumak suretiyle daha oldukça çaba göstermezsek karşı karşıya olacağımız kaybın boyutunun devasa olduğuna” dikkat çektiğini söylüyor.
Araştırmacılar, 25 bin canlı türüyle ilgili yok olma riski verilerini kullanarak, evrim tarihinin ne kadarlık bir kısmının tehdit altında bulunduğunu hesaplamaya çalıştı.
Bunun sonucunda, minimum 50 milyar senelik bir evrim mirasının, kentleşme, ormanların yok edilmesi ve yol yapımı şeklinde insan etkinlikleri sebebiyle tehdit altında olduğu ortaya kondu.
Rikki Gumbs, bu rakamın bu kadar yüksek olmasının nedenini, türlerin paralel gelişme göstermesine bağlıyor; tek başına sürüngenler 13 milyar yılı temsil ediyor (bu neredeyse evrenin yaşına denk düşüyor).
Gumbs, “Hayat ağacı o şekilde büyük ve yok olma tehlikesi o şekilde yaygın ki bu sayıları eklediğinizde, 50 milyar yıl şeklinde inanılmaz bir sayı çıkıyor karşınıza” diyor.
Risk altındaki hayvanlar içinde, seneler içinde pek azca değişime uğramış tapirler ve pangolinler şeklinde kökeni oldukça eskiye dayanan türler, bacaksız kertenkele ve ufak kör yılanlar şeklinde haklarında fazla informasyon sahibi olmadığımız acayip sürüngenler bulunuyor.
Bu hayvanlar, yaşadıkları habitatlarda önemli işlev görüyorlar. Sorun Amazonlar’daki tapirler, dışkılarıyla tohumların dağılmasını ve ormanların yenilenmesini sağlıyor. Pangolinler ise karınca ve böcek yedikleri için besin zincirinde önemli bir dengeleyici vazife görüyorlar.
Londra’daki Imperial College’dan araştırmaya katılan Dr. James Rosindell, elde edilmiş bulguların, bu görkemli canlı türlerinin ve habitatlarının “yoğun insan baskısına karşı” acilen koruma altına alınmasının önemini bir kez daha gösterdiğini belirtiyor.
Doğal yaşamı koruma grupları, koronavirüs salgını sebebiyle koruma emek harcamaları ve maddi yardım akışının sekteye uğradığını ve bunun etkilerinin seneler boyu süreceğini, bir tek doğayı korumak için daha etkin çaba gösterilmesi yönünde fırsat yakalanabileceğini söylüyor.
Geçen yıl, devletler arası oluşturulan bir bilim adamları grubu, bir milyon hayvan ve nebat türünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu açıklamıştı.
