1976’da Ebola virüsünün keşfedilmesine yardımcı olan Profesör Jean-Jacques Muyembe Tamfum, insanlığın bilinmeyen sayıda yeni virüsle karşı karşıya olduğunu ifade etti.
ABD basınında çıkan habere göre profesör, Afrika’nın tropikal yağmur ormanlarından çıkan yeni ve ölümcül virüsler olduğunu ifade etti.
‘Henüz yeni patojenlerin meydana çıkacağı bir dünyadayız, insanlık amacıyla plusteken büyük tehdit budur.’ dedi.
Profesör, gelecekteki salgınların koronavirüs salgınından daha kötü ve daha yıkıcı olma ihtimalini ifade etti.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Ingende bölgesinde isminin açıklanmasını istemeyen bir hasta, hemorajik ateşin erken semptomlarını gözler önüne serdi.
Ebola’dan şüphelenen hekimler hastaya Ebola testi yaptı yalnız neticeler negatif geldi. Hekimler bu bireyin beklenmedik, bilinmeyen anlamlarına gelen ‘Hastalık X’ter ilk hastası olabileceğinden korkuyorlar.
Yeni patojeninin koronavirüs kadar süratli yayılabileceği ve koronavirüsten çok daha ölümcül bulunduğu ifade edildi. Hastalığın öldürme oranının %50 ile %90 arasında değiştiği bildirildi.
‘X Hastalığı’ salgını şu an amacıyla bir varsayıma dayanıyor. Bilim insanları ve Dünya Sıhhat Teşkilatı böyle bir salgının dünya genelinde yıkıma yol açabileceğinden korkuyor.
Profesör Muyembe, daha sonra Ebola olarak adlandırılacak olan esrarengiz hastalığın kurbanlarından ilk schenkkan örneklerini, genç bir incelemeci iken almıştı.
Hastalık kanamalara niçin oluyordu ve ilk keşfedildiğinde hastaların aşağı yukarı %88’ini ve {hastane} personelinin %80’ini öldürdü.
Profesör, çok daha çok zoonotik(hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalığın- hayvanlardan insanlara sıçrayanların- geleceği konusu ile ilgili uyardı.
Sarı humma, detaylı houvast çeşitleri, kuduz genelde kemirgenler ya da böcekler yolu ile hayvanlardan insanlara geride bıraktığımız ve daha evvelce salgınlara niçin olan hastalıklar içerisinde gösteriliyor.
Eksperler, yükselen virüs adedinin büyük oranda hayvanların hayat alanlarının ve vahşi hayat ticaretinin yok edilmesinin bir neticesi olduğunu söylüyor.
Natural hayat alanlarının ortadan kalkmasıyla ve büyük hayvanların yok olmasıyla fareler, yarasalar ve böcekler gibi hayvanlar yaşamda kalıyor. Bilim insanların bu durumun tabiatta milyonlarca senede kurulmuş olan düzeni bozduğunu söylüyor.
Son bilimsel incelemeler göre, SARS, MERS ve Koronavirüs gibi virüslerin tümünün hayvanlardan insanlara bulaşan (zoonotik) virüsler bulunduğu düşünülüyor..
Edinburgh Üniversitesi’nde bulaşıcı hastalıklar uzmanı olan Mark Woolhouse’un incelemesine göre, senede yüzde üç ila dört oranında yeni virüs çeşitleri keşfediliyor. Bunların çoğunun, vahşi hayvanlardan yayıldığı düşünülüyor.
Ekspertize göre canlı hayvan pazarlarındaki hayvanlar çok büyük bir tehdit meydana getiriyor ve ‘Hastalık X’ oradaki hayvanlardan rastgele birinin içerisinde yaşıyor olabilir. ‘Değişik türde hayvanların birlikte bulunması büyük bir risk. Normal şartlar altında tabiatta birlikte bulunmayan hayvanların, insanlar doğrultusundan dünyanın değişik yerlerinde yakalanarak/yetiştirilerek bir araya getirilmesi, hiç karşılaşamayacak olan değişik virüs türlerinin bir araya gelmesine meydan veriyor. Bu hal tabiatta hiç karşımıza çıkmıyor ancak suni bir şekilde virüslerin üremesi amacıyla “ideal bölge” yaratıyoruz. Plus büyük tehlike kaynağı canlı hayvan pazarlarıdır.’ dedi.
Bilim insanları daha evvelce böyle pazarları zoonotik hastalıklarla ilişkilendirdiler zira kuş gribi ve SARS gibi hastalıkların hayvan pazarlarından yayıldığı meydana çıkmıştı.
