2021-05-31T14:01:09+03:00
Ana Sayfa Gündem 31 Mayıs 2021 199 Görüntüleme

Marmara’da korkutan görüntü! Salya ölçüm cihazları bile engel oldu

Marmara Denizi’ndeki deniz salyası kabusu, hier geride bıraktığımız gün büyüyor. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın Erdek Körfezi’ni saran deniz salyalarının arasından yürümeye çalışırken çekilen görüntüleri, Marmara Denizi’ndeki tehlikenin geldiği {korkunç} ebatı ortaya çıkardı. DHA’ya konuşan Prof. Dr. Mustafa Sarı, deniz salyasının 3 sebepten kaynaklı bu kadar yayıldığını ifade ederek, “Birincisi, Marmara Denizi’nde 40 senelik ortalama sıcaklık verilerini öneme aldığımızda, deniz suyu, başka senelere göre bundan sonra iki buçuk derece daha yüksek sıcaklıkta. İkincisi, Marmara Denizi’nin orijinal yapısı. Üçüncü ise denizdeki gıda yükü. Azot, fosfor, evsel ve saniyesel atıkların denize karışmasıyla meydana çıkan gıda elementlerinin miktarının çok yüksek olması” dedi.

“150 BİN İNSANIN ATIĞI ARITILMADAN DENİZİN KIYISINDA TOPLANIYOR”

Sarfedilen arıtmaların Marmara Denizi’nin orijinal yapısına ideal olmadığını bildiren Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Denizlerimizde şu an sarfedilen arıtmaların bir alanı biyolojik arıtma. Deşarj edilecek olan atığın sınır değerlerinin çok çok düşük olması gerekiyor. Oysa biz henüz Marmara Denizi’nin sınır değerlerinin çok üzerinde atık deşarj ediyoruz. Birtakım yerleşim birimlerinde ise hiç arıtma tesisi yok. Bandırma ve Erdek’te den hal aynı. 150 bin insanın atığı hiç arıtılmadan kanalizasyon şebekesiyle denizin kıyısında toplanıyor. Atıklar deniz kıyısında sıvılaştırılıyor ve bir kilometre açığa denizin dibine bırakılıyor” şeklinde konuştu.

“ATIK YÖNETİM POLİTİKAMIZI DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”

Hatalı atık idare politikası söz hususu olduğunu altını çizen Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Su kirliliği yönetmeliği hükümlerindeki sınırları bile uygulamadık. Bundan sonra atıklar arıtılmadan denize verilmeye başlandı. Belediyeler, ‘Benim arıtma tesisim tıkır tıkır çalışıyor’ diyecek. Yalnız ben denize bakıyorum, deniz bu tesislerin düzgün ve yeterli çalışmadığını söylüyor. Şimdi yapmamız gereken şey ise, Marmara Denizi çevresindeki tüm kuruluşların bir araya gelip, bir karar alması lazım. Bu kararla müsilaj ile mücadele amacıyla atık idare politikamızı değiştirmemiz gerekiyor. İklim değişikliğini öneme alan yeni bir atık idare politikası belirlemeliyiz. Ve bu politikanın amacı den şu olmalı; Marmara Denizi’ne bir litre bile arıtılmadan atık bırakmamak” şeklinde konuştu.

“KASIM AYINDAN BERİ KONUŞUYORUM ANCAK KİMSE SESİMİ DUYMUYOR”

Kasım ayından beri Marmara Denizi’nde müsilaj olduğunu bildiren Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Müsilajı insanlar kıyılarda köpükler durumunda birikip, gözle görülür bir vishal aldığı vakit fark etti. Ben kasım ayından beri konuşuyorum yalnız kimse sesimi duymuyor. Multimetre probu’nın suya girmesini engel olan tabakalar, müsilajın son adımı. Bundan sonra parçalanmaya başlamış ve köpükleşmiş ve yüzeyi kurumuş plastik bir vishal almış halde. Bunun yanı sıra bu hal binlerce canlının ölmesine sebep veriyor” dedi.

“MÜSİLAJ TURİZM SEKTÖRÜNÜ DE VURMAK ÜZERE”

Bu yolla devam edilmesi durumunda Marmara Denizi’nin ölme süresinin hızlandırılacağını kaydeden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Büyükada seviyesinde kırmızı mercan yatakları var. Kırmızı mercan, Marmara Denizi’nin kıymetlileri, bunun yanı sıra denizin canlı kalmasının bileşenleri. Müsilaj yüzünden kırmızı mercan yatakları bundan sonra ölmeye başladı. Bunun yanı sıra müsilaj turizm sektörünü vurmak üzere. Tekrar uluslararası ticaretin yüzde 85’i deniz yolu aracıyla gerçekleşiyor. Bu nedenden dolayı ticaret amacıyla Marmara Denizi oldukça önemli bir geçiş güzergahında” şeklinde konuştu.

Haberci Android Uygulama
Haberci Android Uygulama